2020 herkes için zor bir yıl olarak hatırlanacak. İnanılmaz trajedilerle dolu bir yıl oldu, bazıları kontrolümüz dışında, bazıları ise eylemlerimizin sonuçlarıydı. Bilim insanlarının bu karanlık zamanda bile olağanüstü evrenimiz hakkında daha fazla şey öğrendikleri gerçeğinde biraz rahatlık ve teselli bulabiliriz.
BETELGEUSE’İN AÇIKLANAMAYAN SÖNÜKLEŞMESİ
Evet, Betelgeuse sönükleşmesi bu yıl gerçekleşti. Tüm dünyada pandemi yayılırken, Avustralya’da orman yangınları baş gösterirken ve neredeyse 3. Dünya Savaşı başlayacekken, Betelgeuse yıldızı gece gökyüzündeki en parlak 20 yıldız listesinden düştü ve bugüne kadar kaydedilen en sönük parlaklığına ulaştı.
Minimumda, normal parlaklığının yalnızca yüzde 37’siydi. Şubat ayının sonlarına doğru yıldızın parlaklığı tekrar yükselmeye başladı. Parlaklıktaki bu beklenmedik düşüşün nedeni belirsizdi, ancak bir teori bunun dev bir yıldız lekesinden kaynaklandığını öne sürüyor. Umarız ki gelecekteki gözlemler bu konu hakkında daha fazla netlik sağlayacak.
GÜNEŞ’TEN DAHA YAŞLI KUM TANELERİ
Göktaşları, yaklaşık 5 milyar yıl önce Güneş Sistemi’nin erken zamanlarında oluşan asteroidin parçalarıdır. O zamandan beri çoğu, Güneş ve gezegenlerin henüz oluştuğu sırada mevcut olan malzemenin orijinal bir parçası ve değişmeden kaldı.
Bu yıl, araştırmacılar, Güneş Sistemi’nden daha yaşlı iki göktaşından elde edilen kumlar üzerinde yapılan çalışmalarla Güneş’ten önce orada bulunanların izlerini keşfettiler ve bunlardan biri 7 milyar yıl kadar eski olabilir, ki bu da onları bilinen en eski malzeme yapmakta.
AY’DA BULUNAN SU
Araştırmacılar nihayet Ay’da suyun varlığını doğruladılar. Kanıtlar yıllardır artmaya devam etse de, bilim insanları sadece birkaç ay önce Ay toprağında su bulunduğunu kesin olarak söyleyebildiler. Bir ton toprak için kabaca bir bardak su var.
Araştırmacılar ayrıca sürekli gölgede kalan bölgelerin çok daha yaygın olduğunu keşfettiler, bu durumdan dolayı suyun bir kısmı buz şeklinde olabilir.
EN PARLAK SÜPERNOVA
Araştırmacılar Nisan ayında, daha önce görülen yıldız ölümlerinden iki kat daha parlak olan bugüne kadarki en parlak süpernovayı keşfettiler. Gökbilimciler bunun inanılmaz bir tesadüf sayesinde gerçekleştiğine inanıyor. İlk olarak, bir yıldız uzaya büyük bir malzeme kabuğu bıraktı. Sonra süpernovaya dönüştü ve orijinal kabuğa çarpan büyük miktarda enerji ve malzeme salarak parlaklıkta gözlenen büyüklüğü oluşturdu.
ÜÇ YÖNLÜ KARADELİK ETKİLEŞİMİ BİR PARLAMA VE KÜTLEÇEKİMSEL DALGALAR YAYINLADI
Teorik tahminlerin yanı sıra yapılan bu sıra dışı gözlem, birçok nedenden ötürü çığır açıcıydı. Süper kütleli bir kara deliğin yörüngesinde dolanırken iki kara delik çarpıştı. Çarpışma, kütleçekim dalgası gözlemevleri tarafından şimdiye kadar görülen en ağır kara delik birleşmesiydi ve aynı zamanda, daha önce böyle bir olayda görülmemiş düzeyde bir parlama yayıldı.
Ortaya çıkan kara delik, çok daha büyük süper kütleli kara deliğin yörüngesinde dönmeye devam ediyor ve araştırmacılar, bunun gelecekte yeni bir parlama üretebileceğine inanıyor. Sıra dışı olan bu durumun dikkat edilmesi gereken noktası da tam olarak burasıdır.
BÜYÜK PATLAMA’DAN BU YANA EN BÜYÜK PATLAMA
Bu yıl gökbilimciler, bilinen evrenin tarihindeki en büyük patlamayı ölçtüler. Süper kütleli bir kara delik öylesine güçlü bir enerji patlaması saldı ki, ev sahibi galaksiyi çevreleyen plazmada yan yana 15 Samanyolu‘na sığabilecek bir boşluk yarattı. Böylesine büyük bir patlama, daha önce gözlemlediğimiz her şeyden beş kat daha güçlüydü.
SAMANYOLU’NDAKİ HIZLI RADYO PATLAMASI (HRP)
Hızlı Radyo Patlamaları, Samanyolu’nun ötesinden gelen gizemli, enerjik ve çok kısa radyo dalgaları salınımlarıdır. Kaynakları ile ilgili pek çok belirsizlik var, ancak tekrar ettiği bilinen birkaç HRP hakkında daha fazla ayrıntı bulmak açısından 2020 iyi bir yıl oldu.
2020 aynı zamanda Samanyolu’nda, sadece 30.000 ışıkyılı uzaklıkta emisyon yapan bir magnetar (son derece manyetik bir nötron yıldızı) ile bir HRP’nin ilk keşfine işaret ediyor.
VENÜS’TE FOSFİN KEŞFEDİLDİ…YANİ, KEŞFEDİLDİ GİBİ OLDU
2020’nin Eylül ayı, Venüs bulutlarının arasına heyecan verici bir fosfin olasılığı getirdi. Bu gaz yalnızca Dünya üzerindeki canlı organizmalar tarafından üretilir ve Evren’in başka yerlerine yaşamın varlığı için bakıldığında olası bir biyo-imza olarak kabul edilir, bu nedenle bu kaynağın tespiti hakkında pek çok spekülasyonlar ortaya çıktı.
Akabinde yapılan analizler, sonuçların önceden düşünüldüğü kadar güçlü olmayabileceğini ortaya çıkardı (işte bilim bu yüzden kendini sürekli sorguluyor). Orijinal verilerde de bir sorun vardı. Ekip, verileri tekrar gözden geçirdiklerini iddia ediyor. Umarız önümüzdeki birkaç ay içinde konuyla ilgili daha fazlasını öğreniriz ve sizlerle detaylarını paylaşırız.
MARS’TA GÖLLER AĞI
Mars’taki su, yüzeyinde değil yeraltında bulunur. Araştırmacılar daha önce Mars’ın güney kutbunun yakınında geniş bir yeraltı gölünün keşfedildiğini duyurmuşlardı, ancak şimdi bunun sadece bir göl olmadığını bildiriyorlar. Mars’ta tam bir yeraltı gölleri ağı var. Henüz yaşanabilir olup olmadıklarını bilmemizin bir yolu yok, ancak yine de bu son derece heyecan verici bir bulgu.
ASTEROİT NUMUNELERİ YILI
2020, asteroitler ve nasıl geliştikleri ile ilgili birkaç önemli keşif gördü. Yine de neredeyse tüm gözler, asteroitlerden gelen numunelerin üzerinde. NASA’nın OSIRIS-REx’i Ekim ayında Bennu’dan başarılı bir örnek toplama gerçekleştirdi ve önümüzdeki 2,5 yıl içinde Dünya’ya geri dönmeye hazırlanıyor. Daha bu ay Japon Hayabusa2, Ryugu asteroitinden aldığı değerli numune kargosunu Dünya’ya bıraktı. Bu sayede ikinci kez el değmeden bir asteroit örneği gezegenimize getirilmiş oldu.