Bilim insanları, devasa Chicxulub asteroidinin gezegenimize çarpmasından kaynaklanan Kretase-Paleojen yok oluşu sırasında Dünya üzerindeki hayvan ve bitki türlerinin yüzde 75’inin soyunun tükendiğini tahmin ediyorlar. Ama araştırmacılar, Yeryüzü’ndeki yaşamın dörtte üçünün ölümüyle sonuçlanan süreçlerin ne olduğu hakkında uzun zamandır tartışıyorlardı.

Bilim insanları tarafından yürütülen yeni bir çalışma, 66 milyon yıl önce dinozorlar da dahil Dünya üzerindeki yaşamın büyük bölümünü ortadan kaldıran şeyin soğuk değil, karanlık olduğunu öne sürüyor. 15 Ocak’ta yayınlanan bu araştırmaya göre, asteroid çarpmasının ardından gelen aşırı soğuk hava yeterince yıkıcı değildi ve gerçek cinayet silahı, kurumdu.

Asteroid çarpması, sıcaklıkları hızla yükselten ve sonuçta çok miktarda kurum emisyonuyla sonuçlanan muazzam yangınlara sebep olan püskürük bulutlarını tetikledi. Daha sonra bu da güneş ışığını engelledi ve fotosentez seviyelerini yüzde birin altına çeken uzun bir karanlık periyoduna neden oldu. Bu, bitkilerin ölümüne ve ardından tüm ekosistemin çöküşüne yol açtı.

 | Uzaydan Haberler
Kretase Paleojen Toplu Yok Oluşunun Bir Sanatçı Tasviri

Connecticut Üniversitesi’nden bir yer bilimci ve çalışmanın başyazarı olan Clay Tabor “Kurumun özelliklerine ve gelen güneş ışığını etkili şekilde soğurma yeteneğine bakılırsa ışığın yüzeye ulaşmasını engellemede epey iyi iş çıkardığı görülüyor” diyor. “Atmosferde o kadar uzun süre kalmayan toza ve o kadar fazla ışığı engellemeyen kükürte karşılık kurum, gerçekte en azından bir yıl boyunca neredeyse tüm ışığın yüzeye ulaşmasını engelleyebilmiş” diye ekliyor.

Bu yeni araştırma, memelilerin ve insanların evriminin yolunu açan yok oluş olayının daha iyi anlaşılmasını sağlıyor ve Clay Tabor’a göre bir nükleer kış sırasında neler olabileceğine dair bir fikir sunuyor. Tabor “benzer bir durumda bir nükleer kışın ana etmeni aslında kurum olacak. Gerçekte bunun öne çıkardığı şey, kurumun iklim sistemi üzerinde ne kadar büyük etkisinin olabileceği” diyor.

yazar avatarı
Alper Gökce
Gökyüzüne, tarihe ve havacılığa tutkun. İnsanoğlu'nun, Evren denen bütün içerisinde, zaman ve mekan ile sınırlandırılmış bir parça olduğuna, ve düşüncelerimizin ve de duygularımızın geriye kalan her şeyden bağımsız olduğunu düşündüğümüz bu hayal hapishanesinden kurtulmanın sadece, sevgi çemberimizi tüm canlıları ve sahip olduğu bütün güzelliğiyle doğayı içine alacak kadar genişletmekle mümkün olabileceğine inanan.