Bu yılın başlarında NASA Güneş Sistemi’nin sınırında gizemli bir cisim keşfetti ve güvenli bir şekilde Dünya’nın yanından geçip gideceğini duyurdu.
Ancak kıymeti kendinden menkul bir “astronom” yanıldıklarını ve bunun hem Dünya’ya çarpacağını hem de gizemli ölüm gezegeni Nibiru’nun işi olduğunu iddia etti.
Benzerlerine sıkça rastlanabilen sahte bilimci ve komplo teorisyeni Dyomin Damir Zakharoviç’e göre “NASA yalan söylüyor. Gerçeği bilmediklerine inanmak mümkün değil.” “Nibiru Ekim ayında Güneş etrafında saatin tersi yönde dönmeye başladığında, WF9 olarak adlandırdıkları cisim Nibiru sisteminden ayrıldı. NASA o zamandan beri bunun Dünya’ya çarpacağını biliyor. Ama ancak şimdi insanlara anlatıyorlar.”
Ve bu Nibiru buraya geldiğinde yaratacağı zararın yalnızca bir habercisi. NASA muhtemelen çarpışma alanını biliyor. Ben bilmiyorum. Hepimiz tehlikedeyiz.
Dr. Zakharoviç aynı zamanda Nibiru’nun varlığını gizlemek için Batı’nın ve Rusya’nın yöneticileri tarafından yürütülen küresel bir komplo mevcut.
Cisim NASA’nın söylediğinden daha büyük. Elimizde ilk verilere göre yanıp kül olmadan atmosferi delip geçmekte sorun yaşamayacak 2.2 kilometrelik bir asteroid.
Nibiru: Görülemeyen Kıyamet Gezegeni mi?
Bu noktada bir ara verip Nibiru’nun var olduğuna dair bile bilimsel bir kanıt bulunmadığını belirtelim.
On yıllar boyunca komplo teorisyenleri Neptün’ün ötesinde, Nibiru veya Gezegen X olarak anılan, görülmeyen bir gezegenin Dünya’yı yok edeceğini öne sürdüler.
Ancak eğer endişeleniyorsanız, dikkat etmeniz gereken şu ki Nibiru’nun (ya da Gezegen X) gezegenimize Aralık 2015’te çarpacağı çokça dile getirilmişti, ve ondan önce de Eylül 2015’te.
Bundan önce de Mayaların kıyametiyle denk gelecek şekilde 2012’da gezegenimize çarpacağı öne sürülmüştü, bundan önce ise Nancy Lieder, bir uzaylı tarafından beynine bir alet yerleştirildiğini iddia eden Amerikalı bir web sitesi yazarı, bu kıyametin 2003’te gerçekleşeceğini söylemişti.
NASA, Beyond 2012 sayfasında “Nibiru ve düzensiz gezegenlerle ilgili diğer hikayeler bir internet uydurmacasıdır. Bu iddialar için gerçeklere dayanan bir temel bulunmuyor. Eğer Nibiru ya da Gezegen X gerçek olsalardı ve Dünya’yla bir karşılaşmaya doğru ilerliyor olsalardı astronomlar en azından geçtiğimiz on yıl boyunca bunu izliyor olurdu, ve şu anda çıplak gözle görülebiliyor olurdu” diyerek Nibiru mitini tam olarak alaşağı etti.
Nibiru’dan ilk kez Sovyet doğumlu Amerikalı yazar Zecharia Sitchin, üzerinde bir “kadim uzaylılar” ırkının -Annunaki- yaşadığını ve bunların insan ırkını yarattığını iddia ettiği popüler kitabı “12. Gezegen”de bahsetti.
UFO Araştırmaları El Kitabı’nın yazarı Nigel Watson’a göre “ Zecharia Sitchin Nibiru’nun Mars’la Jüpiter arasında yer alan Tiamat isimli bir gezegenle çarpıştığını öne sürüyor.” “Bunun sonucu da asteroid kuşağının ve Dünya’nın oluşumuydu.”
“Nibiru üzerinde, binlerce yıl boyunca Afrika’da altın çıkarmak için Dünya’yı ziyaret eden Annunnaki, gelişmiş bir humanoid ırkı yaşıyor. Bu madencilik operasyonlarını yürütecek işçilere duyulan ihtiyaç sonucunda genetiği kullanarak Homo Sapiens’i yarattılar.”
Korkmalı mıyız?
Zakharoviç’in hipotezine dair iki kısa not: İsminin kökenini kadim bir Babil yazıtının yanlış okunmasından alan ve medeniyetimizin sonuna dair (pek çoğu ortaya atılan ve sonradan unutulan) sayısız kehanetin temeli olan “Niburu sistemi”, Güneş Sistemi’nin dış bölgelerindeki henüz tespit edilmemiş bir gezegene işaret ediyor. Güneş sistemimizde tespit edilmemiş bir gezegenin bulunması elbette mümkün ancak bunun bulunabileceği son derece spesifik bir bölge var ve buradan ayrılan hiçbir şey Şubat ayında bize çarpmayacak, yolu üzerinde olsak bile.
İkincisi; iddiayı ilk haberleştiren Daily Mail gazetesi bile haberin tamamını dayandırdıkları kişinin gerçekte var olmayabileceğini düşünüyor gibi:
‘Dyomin Damir Zakharovich’ ismi sadece geçtiğimiz aylarda, internette kurgusal Nibiru gezegenine dayanan kıyamet günü açıklamasını yaparken ilk kez belirmiş gibi görünüyor.
Arkasından pek çok yerli ve yabancı basın aracı bunu ya sadece bir iddia olarak, ya da komplo teorilerinin, hiçbir mantıklı ve doğru yanları olmasa bile, iyi bir reyting aracı olduğunu bildiklerinden biraz da felaket kurgularıyla süsleyerek gerçekmişçesine duyurdular.
Korkutucu manşetlerle başlayan gazete “haber”lerinde bir kıyamet günü asteroidinin Dünya’ya çarpacağı ve mega-tsunamileri tetikleyeceği söylendi. Eğer denge aldatmacasının (bir tartışmanın iki tarafının liyakatleri göz önüne alınmadan karşılaştırılabilir değerlere sahip olarak sunulması) ya da gelir kaygısıyla ortaya çıkmış rezil bir sahte bilim (pseudoscientific) “tık” tuzağının tipik bir örneğini arıyorsanız bu haberler bunu bulabileceğiniz ilk yerlerden.
Tartışmanın bir tarafında NASA, Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi bulunuyor. Bu kuruluş bazıları on yıllarını özellikle asteroid takibi bilimi üzerine çalışmaya ayırmış eğitimli bilim insanları, bu takibi yapacak milyonlarca dolarlık araçları çalıştırmak üzere eğitilmiş mühendisler ve tek görevi Dünya’ya yakın cisimlerin rotalarını izlemek olan büroların bir toplamı. Kuruluşun NEOWISE görevi 27 Kasım 2016’de WF9 olarak adlandırılan bir cisim tespit etti. Yörüngesiyle ilgili yeterince veri toplandıktan sonra, 29 Aralık 2016’da, Dünya için bir tehdit oluşturmadığı duyuruldu:
2016 WF9 25 Şubat 2017’de Dünya’ yörüngesine yaklaşacak. 51 milyon kilometreden gerçekleşecek bu geçiş pek yakın değil. 2016 WF9’un yolu oldukça iyi biliniyor ve öngörülebilir gelecekte Dünya için bir tehdit değil.
Diğer tarafta ise NASA’nın yalan söylediğini ve asteroidin 25 Şubat 2017’de Dünya’ya çarpacağını söyleyen sözde astronom “Dr.” Dyomin Damir Zakharoviç bulunuyor.
Ancak kesin olarak bildiğimiz birşey varsa mevcut verilerin tamamı bunun gezegenimiz için bir tehdit oluşturmadığını gösteriyor. Bu veriler NASA’nın cismin iç Güneş Sistemi’ndeki yolcuğu için bir harita oluşturmasına yetiyor:
Cisim onu Güneş Sistemimiz’de manzaralı bir gezintiye çıkaran bir yörüngede. Güneş’e en uzak olduğu noktada Jüpiter’in yörüngesine yaklaşıyor. 4.9 Dünya yılı süresinde içeriye doğru ilerlerken asteroid kuşağının altından ve Mars’ın yörüngesinden geçiyor, ta ki Dünya yörüngesinin hemen içerisine savrulana kadar. Buna benzer yörüngelerdeki cisimler birkaç muhtemel kökene sahipler; bir zamanlar bir kuyruklu yıldız olabilir, ya da ana asteroid kuşağındaki karanlık cisimler popülasyonundan ayrılmış olabilir.