Dünya’nın Düz Olmadığını Anlamak İçin 10 Basit Yöntem

11291

İnsanlık uzun zamandır Dünya’nın yuvarlak olduğunu biliyor. İşte size bunu kanıtlamak için birkaç basit yöntem:

ESA astronotu Samantha Cristoforetti’nin 2014 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu’nda çektiği bu fotoğrafta Dünya’nın eğimi görülebiliyor. (NASA/Samantha Cristoforetti)
ESA astronotu Samantha Cristoforetti’nin 2014 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu’nda çektiği bu fotoğrafta Dünya’nın eğimi görülebiliyor. (NASA/Samantha Cristoforetti)

1. Ay

İnsanlık artık Ay’ın bir parça peynir ya da şakacı bir tanrı olmadığını kesin olarak biliyor ve onunla ilgili olaylar (aylık döngülerinden Ay tutulmalarına kadar) kesin olarak açıklanmış durumda. Bunlar antik Yunanlılar için büyük bir gizemdi ama bilgeliği arayışlarında, insanlığın gezegenimizin şeklini anlamasına yardımcı olan birkaç faydalı gözlem yaptılar.

Dünya’nın küresel yapısıyla ilgili bolca gözlem yapan Aristo, Ay tutulmaları sırasında (yörüngesi Dünya’yı tam olarak Güneş ve Ay’ın arasına taşıyıp bir gölge yarattığında), Ay’ın yüzeyinde oluşan gölgenin yuvarlak olduğunu fark etti. Bu gölge Dünya’ya ait ve küresel yapısı hakkında önemli bir ipucu sunuyor.

15 Nisan 2014’te gerçekleşen Ay tutulmasının sıralı bir görüntüsü. Dünya’nın gölgesinin Ay’ın yüzünden geçtiğini görebilirsiniz, ve Dünya küresel olduğu için gölgenin şekli eğiktir. (Javier Sánchez)
15 Nisan 2014’te gerçekleşen Ay tutulmasının sıralı bir görüntüsü. Dünya’nın gölgesinin Ay’ın yüzünden geçtiğini görebilirsiniz, ve Dünya küresel olduğu için gölgenin şekli eğiktir. (Javier Sánchez)

Dünya döndüğü için (eğer bununla ilgili şüpheleriniz varsa kesin kanıt için “Foucault Sarkacı” deneyine bakınız), her Ay tutulmasında oluşturduğu istikrarlı oval gölge, Dünya’nın yalnızca yuvarlak değil, aynı zamanda küresel olduğunu kesin olarak kanıtlıyor.

2. Ufuktaki Gemiler

Eğer yakın zamanda bir limana gittiyseniz, ya da yalnızca bir sahil boyunca gezinip ufka doğru baktıysanız, belki çok enteresan bir olayı fark etmiş olabilirsiniz. Yaklaşan gemiler, birdenbire ufukta belirmez, bunun yerine denizin altından çıkıyormuş gibi görünür.

antwalkingonanorange2-300x110
Bir karınca eğimli bir yüzeyde size doğru gelirken göreceğiniz.

Bir karıncanın bir portakalın üzerinde, sizin görüş açınıza doğru yürüdüğünü düşünün. Portakalı tam göz hizanızda tutarsanız, portakalın eğimi yüzünden karıncanın yavaşça “ufuktan” yükseldiğini görürsünüz. Bu deneyi uzun bir yolda yapsaydınız durum değişirdi: Karınca, gözlerinizin ne kadar keskin olduğuna bağlı olarak yavaşça meydana geliyormuş gibi görünürdü.

3. Değişen Takımyıldızlar

Bu gözlem ilk olarak, ekvatordan uzaklaşıldığı zaman farklı takımyıldızlar görünmesinden yola çıkarak Dünya’nın yuvarlak olduğunu iddia eden Aristo (m.ö. 384-322) tarafından yapıldı.

Yuvarlak bir Dünya'da yıldızları izlemek.
Yuvarlak bir Dünya’da yıldızları izlemek.

Mısır’a yaptığı bir yolculuktan sonra Aristo şöyle yazdı: “Mısır’da ve Kıbrıs’ta yıldızlar var, ve bunlar kuzey bölgelerde görünmüyor.” Bu olay ancak insanların yıldızlara yuvarlak bir yüzeyden bakıyor olmasıyla açıklanabilir. Aristo devamında, Dünya küresinin “çok büyük olmadığını, aksi takdirde çok küçük olacak etki nedeniyle yer değişikliğinin hemen anlaşılamayacağını” ekliyor. (De caelo, 298a2-10)

Ekvatordan uzaklaştıkça, “bilinen” takımyıldızlar ufka doğru uzaklaşır ve yerlerini başka yıldızlar alır. Eğer Dünya düz olsaydı bu gerçekleşmezdi:

Düz bir Dünya'da yıldızları izlemek.
Düz bir Dünya’da yıldızları izlemek.

4. Gölgeler ve Çubuklar

Eğer yere bir çubuk saplarsanız bir gölge yaratacaktır. Zaman geçtikçe gölge hareket eder (antik Gölge Saatleri’nin çalışma prensibi).  Dünya düz olsaydı, farklı noktalardaki iki çubuk aynı gölgeyi yaratırdı:

Güneş ışınlarının (sarıyla temsil edilen) birbirlerinden biraz uzak iki çubuğa (beyaz çizgiler) çarptığını düşünün. Eğer Dünya düz olsaydı, çubukları birbirlerinden ne kadar uzağa koyarsanız koyun ortaya çıkan gölgeler aynı boyda olurdu.
Güneş ışınlarının (sarıyla temsil edilen) birbirlerinden biraz uzak iki çubuğa (beyaz çizgiler) çarptığını düşünün. Eğer Dünya düz olsaydı, çubukları birbirlerinden ne kadar uzağa koyarsanız koyun ortaya çıkan gölgeler aynı boyda olurdu.

Ama bunun tam tersi gerçekleşir. Çünkü Dünya düz değil, yuvarlaktır:

Dünya yuvarlak olduğu için, uzak noktalarda bulunan iki çubuk farklı boylarda gölgeler oluşturur.
Dünya yuvarlak olduğu için, uzak noktalarda bulunan iki çubuk farklı boylarda gölgeler oluşturur.

Eratostenes (m.ö. 276-194) bu prensibi kullanarak Dünya’nın çevresini oldukça isabetli şekilde hesapladı.

5. Daha Yüksekten Daha Uzağı Görmek

Düz bir platoda durup ileriye, ufka doğru bakıyorsunuz. Gözlerinizi zorluyorsunuz, sonra dürbününüzü alıp onlarla bakıyorsunuz, gözlerinizin (dürbünün merceklerinin yardımıyla) görebildiği kadar uzağa. Sonra, en yakın ağaca -ne kadar yüksek o kadar iyi- tırmanıyorsunuz. Sonra tekrar ufka doğru bakıyorsunuz.

Ne kadar yüksekteyseniz o kadar uzağı görürsünüz. Bunu genellikle, görüşümüzü kısıtlayan evler ya da başka ağaçlar gibi yersel engellerle ilişkilendirme eğilimindeyiz ve yükseğe tırmandıkça daha temiz bir görüşe sahip olduğumuzu düşünürüz ama gerçek sebep bu değil. Sizinle ufuk arasında hiçbir engel bulunmayan tamamen boş bir düzlükte bile olsanız, yüksekteyken çok daha uzağı görürdünüz.

Bu durum da yine Dünya’nın eğiminden kaynaklanır ve Dünya düz olsaydı meydana gelmezdi:flatroundvision12flatroundvision22

6. Uçak Yolculuğu

Hiç yurtdışına, özellikle uzun bir seyahate çıktıysanız, uçaklar ve Dünya hakkında iki enteresan gerçeği fark etmişsinizdir.

  1. Uçaklar çok uzun bir süre boyunca nispeten düz bir rota üzerinde gidebilirler ve herhangi bir kenardan düşmezler. Aynı zaman hiç durmadan Dünya’nın etrafında dolaşabilirler.
  2. Bir transatlantik uçuşa camdan dışarı bakarsanız, çoğu zaman ufukta yerin eğimini görebilirsiniz.

7. Diğer Gezegenlere Bakın

Dünya diğer gezegenlerden farklı, bu kadarı doğru. Nihayetinde burada yaşam var ve üzerinde yaşam bulunan başka bir gezegen (henüz) bulamadık. Ama tüm gezegenlerin sahip olduğu belirli karakteristikler var ve tüm gezegenler belirli bir davranış şekli sergiliyorsa veya belirli karakteristikler gösteriyorsa -özellikle bu gezegenler farklı yerlerdeyse ya da farklı koşullar altında oluştuysa- kendi gezegenimizin de aynı olduğunu varsaymak mantıklı olacaktır. Başka bir deyişle: Eğer farklı konumlarda ve farklı koşullarda oluşmuş bu kadar çok gezegen aynı özellikleri gösteriyorsa, muhtemelen bizim gezegenimiz de aynı özelliklere sahiptir. Tüm gözlemlerimiz gösteriyor ki gezegenler küreseldir (ve nasıl oluştuklarını bildiğimiz için, neden bu şekli aldıkları da gayet açık). Başka türlü düşünmemiz için çok iyi bir sebebimiz yoksa (ki yok), bizim gezegenimiz de büyük ihtimalle aynıdır.

1610 yılında Galileo Galilei, Jüpiter’in etrafında dönen uydularını gözlemledi. Onları daha büyük bir gezegenin etrafından dönen küçük gezegenler olarak tarif etti. Bu tarif (ve gözlem), her şeyin Dünya’nın etrafında dönmesi gereken yer merkezli modele aykırı olduğu için kilise açısından benimsenmesi oldukça zordu. Bu gözlem aynı zamanda diğer gezegenlerin (Jüpiter, Neptün ve daha sonra Venüs de gözlendi) hepsinin küresel olduğunu ve Güneş’in etrafında döndüklerini gösterdi.

Düz bir gezegen (bizimki ya da bir başkası) o kadar inanılmaz bir keşif olurdu ki gezegenlerin oluşumlarına ve davranışlarına dair bildiğimiz neredeyse her şeyi temelinden sarsardı.Yalnızca bu değil, aynı zamanda yıldız oluşumu (güneşimiz bir “düz dünya” teorisine uymak için tamamen farklı davranmak durumunda kalırdı), uzayda hızlar ve hareketlere dair (gezegenlerin yörüngeleri, ve kütleçekimin etkileri vb.) bildiğimiz her şeyi de değiştirirdi. Kısacası, gezegenimizin küresel olduğunu yalnızca tahmin etmiyoruz. Bunu biliyoruz.

8. Saat Dilimleri

Ankara’da ,bu kelimelerin yazıldığı anda, saat 12:00. Güneş gökyüzünde tam tepede. Adak adasında ise, gece yarısı 00:00 ve Güneş görünmüyor.

Saat dilimleri var çünkü Güneş küresel Dünya'nın bir yüzünü aydınlatırken diğer yüzü karanlık olur.
Saat dilimleri var çünkü Güneş küresel Dünya’nın bir yüzünü aydınlatırken diğer yüzü karanlık olur.

Bu ancak Dünya’nın yuvarlak olmasıyla, ve kendi ekseni etrafında dönüşüyle açıklanabilir. Güneş’in Dünya’nın bir parçasını aydınlattığı belirli bir anda, karşı taraf karanlıktır. Bu zaman farlılıklarını ve saat dilimlerini ortaya çıkarır.

Saat dilimleri, Güneş ve düz/küresel Dünya’ya dair bir başka nokta: Eğer Güneş (belirli bir doğrultuda yerleştirilmiş ve böylece ışığı yalnızca belirli bir konumda parlayan) bir “spot ışığı” ve Dünya’da düz olsaydı, Güneş’i bizim üzerimizde olmasaydı bile görürdük. Aynı şekilde bir tiyatroda siz ve diğer seyirciler karanlıktayken bile, spot ışıklarından gelen ışığu görebilirsiniz. Birisi tamamen karanlıkken diğeri aydınlık olan iki ayrı saat dilimi yaratmanın tek yolu, Dünya’nın küresel olmasıdır.  timezones22

9. Kütleçekim Merkezi

Kütleyle ilgili enteresan bir özellik: Nesneleri kendine doğru çeker. İki nesne arasındaki çekimin (kütleçekim) kuvveti, kütlelerine ve aralarındaki mesafeye bağlıdır. Basitçe söylemek gerekirse, kütleçekim nesnelerin ağırlık merkezlerini çekecektir. Kütlenin merkezini bulmak için nesneyi incelemeniz gerekir.

Bir kürenin ağırlık merkezi.
Bir kürenin ağırlık merkezi.

Bir küre düşünün. Bir kürenin istikrarlı bir şekli olduğu için, üzerinde nerede olursanız olun, altınızda tam olarak aynı miktarda küre olacaktır. (Kristal bir kürenin üzerinde yürüyen bir karınca düşünün. Onun bakış açısından, hareketin tek belirtisi ayaklarını oynatıyor olması olacaktır. Yüzeyin şekli hiç değişmez.) Bir kürenin ağırlık merkezi, kürenin merkezidir. Bu, kütle çekiminin yüzeydeki her şeyi bulunduğu yerden bağımsız olarak kürenin merkezine doğru çekeceği anlamına gelir.

Düz bir yer düşünün. Düz bir yüzeyin ağırlık merkezi merkezdedir, bu nedenle kütle çekim kuvveti yüzeydeki her şeyi alanın ortasına doğru çeker. Bu, düzlüğün kenarında duruyorsanız, kütle çekimin sizi normalde hissettiğiniz gibi doğruca aşağı doğru değil, ortaya doğru çekeceği anlamına geliyor.  

Bir düzlüğün ağırlık merkezi ortadadır. Bu kütleçekimin cisimleri düzlüğün ortasına doğru çekeceği anlamına gelir.
Bir düzlüğün ağırlık merkezi ortadadır. Bu kütleçekimin cisimleri düzlüğün ortasına doğru çekeceği anlamına gelir.

Şu kesin ki, Avustralyalılar için bile, bir elma yana doğru değil, aşağı doğru düşer. Ama şüpheniz varsa bir şeyi elinizden bırakıp düşüşünü izleyebilirsiniz-yalnızca kırılacak ya da size zarar verecek bir şey olmadığından emin olun.

Ağırlık merkezi ve kütlenin dağılımına dair daha detaylı bir okuma şuradan yapılabilir. Ve bazı denklemlerle uğraşacak cesaretiniz varsa, Newton’un Evrensel Çekim Kanunu’na dair daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

10. Uzaydan Çekilmiş Fotoğraflar

Geçtiğimiz 60 yılda, uzaya uydular, sondalar ve insanlar gönderdik.  Bazıları geri döndü, bazıları ise hala Güneş Sistemi’nde ve hatta ötesine süzülmeye devam ediyor ve Dünya üzerindeki alıcılara inanılmaz görüntüler gönderiyor. Ve tüm bu fotoğraflarda, Dünya küresel. Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki astronotlar ve kozmonotlar tarafından çekilen çok, çok, çok, çok sayıda fotoğrafta da Yer’in eğimi görülebiliyor.

(NASA)
(NASA)