Evrenin hayat için mükemmel bir yer olduğu fikrine kapıldıysanız, bunu unutun! Samanyolu’nun dingin sularındaki zararsız gezegenimiz haricinde neredeyse tüm evren, korkunç ve yaşanmaz durumda. Burada, Yeryüzü’nde ölmek için yaklaşık 80 yıl gibi bir süre geçmesi gerekirken, tayfın diğer ucundaki Evren’de çok farklı yerler de var. Öyle yerler ki sizi bir saniyenin çok küçük bir kesrinde öldürebilecek yerler. Ve hiçbir şey, bir süpernova ve ardında bıraktığı kalıntısı nötron yıldızı kadar ölümcül olamaz.
Nötron Yıldızları
Bildiğiniz gibi nötron yıldızları Güneş’ten çok daha büyük yıldızların süpernova olarak ölmelerinden sonra oluşmaktadırlar. Bu yıldızlar öldüklerinde, içeri doğru olan büyük kütle çekimini iterek dengeleyen bir ışınım basıncına artık sahip değiller. Bu devasa kuvvet atomların çökmelerini engelleyen itici kuvveti yenecek kadar güçlüdür. Proton ve elektronlar aynı yerde olmaya zorlanır ve nötrona dönüşürler. Tamamı nötrona dönüşmüş bir nesne oluşur. Öncesinde yıldızda hidrojen, helyum veya karbon var mıydı? Çok yazık, şimdi hepsi sadece nötrondan ibaret.
Evrendeki en korkunç gök cisimleridir magnetarlar.
Nötron yıldızları ilk oluştuklarında pulsarlar oluşur. Tüm yıldız maddesi küçücük bir alana sıkışınca, açısal momentumun birikmesiyle cisim olağanüstü hızlarda, bazen saniyede yüzlerce kez dönmeye başlar.
Magnetar Nedir?
Fakat nötron yıldızları oluştuklarında, her on tanesinden biri çok garip bir şey yapar ve evrenin en gizemli ve korkunç nesnesine dönüşürler: magnetar. İsmini duymuş olabilirsiniz ama nedir bu magnetar?
Söylediğimiz gibi magnetarlar, süpernovadan oluşan nötron yıldızlarıdır. Fakat oluşumları sırasında sıra dışı bir şey olur ve manyetik alanları çok yoğun seviyelere çıkar. İşin aslı, astronomlar onları bu kadar güçlü yapanın ne olduğunu bilmiyorlar.
Sıradan bir nötron yıldızı trilyon gauss gücünde manyetik alana sahiptir.
Bir fikre göre eğer dönmeyi, sıcaklığı ve bir nötron yıldızının manyetik alanını alıp da mükemmel bir noktada bir araya getirirseniz, dinamo mekanizması manyetik alanın kuvvetini binlerce kez artırıyor.
Fakat son çalışmalar magnetarların nasıl oluştukları hakkında daha teşvik edici ip uçları vermekteler. Astronomlar Samanyolu Galaksisi’nden kaçış rotasında bir magnetar keşfettiler. Çift yıldız sistemlerinde, bileşenlerden biri süpernova olarak patladığında dışarı savrulan bu gibi yıldızları daha önce görmüştük. Yani bu magnetar daha önceden bir çift yıldız sisteminin üyesiydi.
Başlangıçta daha küçük kütleli olan bileşen, süpernova olarak patladı ve yoldaşını kaçış rotasına itti ve ikinci yıldız yok oldu, fakat sıradan bir nötron yıldızı olmak yerine, onca çift yıldız etkileşimleri onu bir magnetara dönüştürdü. İşte tamam, gizem çözüldü mü?
Manyetizmanın Gücü
Magnetar üzerindeki manyetik alanın büyüklüğü hayal gücünün sınırlarını zorluyor. Yer’in çekirdeğinde manyetik alan kuvveti yaklaşık 25 gauss ve yüzeye geldiğimizde hissedilen yaklaşık yarım gausstur. Sıradan çubuk mıknatıs yaklaşık 100 gausstur. Sıradan bir nötron yıldızı trilyon gauss gücünde manyetik alan kuvvetine sahiptir. Magnetarlar, katrilyon gauss ile bunun 1000 katı daha kuvvetlidirler.
Güneş’in 100.000 yılda saldığı enerjiden daha fazlası salınmaktadır.
Peki bir magnetara yaklaşacak olursanız ne olur? Şöyle ki; manyetik alan o kadar kuvvetlidir ki bir magnetar 1000 km mesafeden vücudumuzdaki atomların elektronlarını mahvedebilir ve tam anlamıyla atomik seviyede parçalara ayrılırdınız. Atomların kendileri bile çubuk şeklini alırdı ve hayatınızı devam ettirebilmeniz için gereken kimyasal yapı yok olurdu.
Fakat magnetarın güçlü manyetik alanı içerisine hapsolmuş ölümcül seviyedeki radyasyon sebebiyle anında öldüğünüz için bunun farkına bile varmazdınız.
Magnetarların en hayret verici yanlarından biri de yıldız sarsıntılarıdır. Depremlerin, yıldız üzerinde olanları. Nötron yıldızları oluştuklarında, içindeki yozlaşmış ölü maddeyi çevreleyen çatlaklarla kaplı bir kabukla sarılıdır. Nötron yıldızı üzerindeki bu çatlaklar aynı Yer’deki tektonik tabakalardaki çatlaklar gibi kırılabilirler. Bu olduğunda magnetar, Samanyolu boyunca rahatlıkla görebileceğimiz bir ışınım salar.
Aslında şimdiye kadar kayda geçmiş en güçlü yıldız sarsıntısı 50.000 ışık yılı uzaklıktaki SGR 1806-20 adındaki manetarda oluşmuştur. Bu yıldız sarsıntılarının 10’da 2’sinde Güneş’in 100.000 yılda saldığı enerjiden daha fazlası salınmaktadır. Ve bu süpernova bile değildir, sadece magnetarın kabuğundaki bir çatlaktır.
Magnetarlar şahane nesneler, güvenli ve yaşanabilir bir evren tanımının tam zıttını temsil ediyorlar. Neyse ki çok uzaktalar ve yaklaşmalarını dert etmenize gerek yok.