Sebebi yerçekimi midir bilinmez ama, gün içerisinde beynimiz fazlasıyla üzerinde yaşadığımız dünyaya ait sorularla ve onlara aradığımız yanıtlarla meşgul. Bu doğru, çünkü insan yaşadığı çevreyi öğrenmek için incelemeye, soru yöneltmeye önce etrafından başlar. Çoğumuz çocuk yaşlarda yetişkin bir yakınımıza aslında çok temel olan ancak yanıtı sayfalar dolusu sürecek olan basit sorular yöneltmişizdir. Bu nereden geldi ? Nasıl olmuş? Ben nasıl oldum ? gibi.. Oysa tüm bu soruların yanıtı başımızı yerçekimine karşı çevirip baktığımız gökyüzünde başlıyor. Evet, aslında gökbilimciler ve araştırma konuları hikayemize tam da çocukluk yaşlarımızda dahil oluyor.
Biraz kimya biraz da biyoloji derslerinden hatırladığımız gibi çevremizde gördüğümüz her madde aslında daha küçük maddelerden meydana gelmiştir. Tıpkı tuğlaların bir araya gelip, doğru şekilde dizilerek oluşturduğu bir duvar gibi hatta onunda öncesinde o tuğlaları oluşturmak için bir miktar toprağın bir araya gelmesi gibi, içinde bulunduğumuz dünyada her madde hatta her canlı daha küçük parçalardan oluşuyor.
Soluduğumuz havada ki oksijen molekülü, kanımızda gezinen demir, parmağımıza takdığımız altın yüzük içindeki altın atomu özetle periyodik tabloda ki elementler nasıl oluşur? Hepsi tamamen yeryüzünde mi oluşur? Örneğin altın nasıl oluşur? Laboratuvarlarda kendimiz altın üretemez miyiz?
Tüm bu soruların yanıtı gökyüzünde, gece gündüz parıldayan yıldızlarda. Yıldızlar everenin element fabrikalarıdır. Durmaksızın yanarak evrende ki her maddenin yapıtaşı olan elementleri üretirler.
Her şey nasıl başladı? Büyük Patlama’ya kısa bir göz atış…
Büyük patlama teorisine göre, patlamadan yalnızca 1 saniye sonra ilk elementler meydana geldi. Evrende başlangıçta daha henüz hiç bir yıldız doğmamışken, madde olarak evrende yalnızca serbest nötronlar ve protonlar yer alıyordu. Sıcaklık ve yoğunluk oldukça yüksekti. Sıcaklık düştükçe bu nükleonların bazıları hafif elementleri sentezledi. Döteryum (yalnızca bir proton ve bir nötron içeren hidrojen atomu), helyum-3 (Çekirdeğinde yalnızca bir nötron olan helyum atomu) ve helyum-4. Evrende ki diğer tüm elementler daha sonra oluşacak olan yıldızların kalplerinde üretilecek ve dev süpernova patlamalarıyla genişlemekte olan evrene saçılacaktı. Böylece yaşamı sonlanan yıldızların yerinde, her bir sonra ki doğan yıldız neslinde artık bu elementler yer alacak, dolayısıyla bu yeni doğan yıldızların etrafında oluşacak olan gezegenlerde de bu elementler var olacaktı.
Peki ilk yıldızlar ne zaman oluştu? Büyük Patlama’dan yaklaşık 400 000 yıl sonra görünür dalga boyunda (400-700 nm) ilk ışığı oluşturacak olan ilk yıldızlar oluştu. Evrenin yeterince soğumasıyla parçacıkların azalan kinetik enerjisine kütle çekimi kuvveti hakim gelmeye başladı. Evrenin bazı bölgelerinde madde daha yoğun hale ve bir araya gelmeye başladı. Kütle çekimiyle birleşmeye başlayan maddenin çökmesiyle ilk yıldızlar oluşmaya başladı. Bu oluşum basit bir dille, çöken maddenin zamanla basıncının ve buna bağlı olarak merkezde sıcaklığının artmasıyla yanma reaksiyonlarını başlatmasıdır. Evet yıldızlar aslında merkezlerinde nükleer yanma reaksiyonları yapan gaz küreleridir. Yaşamları boyunca, her yeni bir reaksiyonun ürününden sonra, eğer kütlesi yetiyorsa daha ağır bir element üretmeye çalışırlar. İlk yanma yıldızın merkezinde ki sıcaklık 10.000 K’e ulaştığında başlıyor. İlk element olan hidrojeni yakmaya başlıyor. Ve böylece aslında hepimizin hikayesi başlamış oluyor. Sürecin devamında sonra bir başka element ve bir başka element üretiliyor…
Belki de üzerine sayfalarca yazılan bu hikayeye bir giriş yaparken, hikayemizin devamı için bu yazı dizisinin bir sonraki kısmında görüşmek üzere.