Dünya Dışı Bir Sinyal Aldığımızı Hayal Edin!
Hayal edin ki, sonunda bir gün dünya dışı canlıdan, içinde mesaj olan bir sinyal alıyoruz. Aynı dili konuşmadığımız düşünüldüğünde mesajı nasıl anlayabilmeyi umuyoruz? Konuyu uzmanlar ile konuştuk.
Dünya Dışı Zeki Yaşam ile İletişim (Communication with Extraterrestrial Intelligence) yani “CETI”, dünya dışı uygarlık ile, hem mesaj alımı hem onlara mesaj iletimi konularında SETI’nin ilgi alanına giren konu. Bilim insanları 1960’lardan beri dünya dışı zekadan (extraterrestrial intelligence – ETI) bir sinyal yakalamaya çalışıyorlar fakat henüz bir şey yok. En azından şimdilik. Eğer ve olur da sinyal alırsak, ister kesintili bir aktarım olsun veya dikkatimizi çekmek için bilerek gönderilmiş olsun, o uzaylı mesajını çözmek görevimiz olacak. Bu, muazzam bir görev olabilir ama sorun şu ki çözüm için bir kısa yol yok.
Doğal mı Yapay Sinyal mi?
İlk sorun aldığımız sinyalin uzaylıya ait olup olmadığını anlamak. Söylemek yapmaktan çok daha basit. Örneğin, pulsarlar, ilk ortaya çıkarıldığında, ürkütücü bir şekilde hassas tayfsal atımları, bazı bilim adamlarını onların bir çeşit uzaylı vericisi olduğuna ikna etmişti. Ve 1977’de, doğal dünya dışı 72 saniyelik “Wow” sinyali kaydedildi. Daha akla yatkın olanı, bu sadece doğal, sürekli bir sinyaldi veya insan kaynaklı yapay bir sinyaldi.
Bu yaşananlar bir tarafa bir çok SETI araştırmacısı, dünya dışı sinyalin çok daha tartışmasız olacağı konusunda hem fikir.
SETI-Berkeley astronomide doktor adayı Andrew Siemion “Doğal elektromanyetik salmanın kaynağında bulunan parçacıkların rastgele hareketlerinden dolayı bu salmalar frekansta veya zamanda yayılma eğilimindedir,” diyor. “Diğer yandan teknoloji çok ince bir zaman ve frekans yapısı üretebilmektedir. Bu ince yapıyı doğal ve ‘doğal olmayan’ kaynakların ayrılmasında kullanabiliriz.” Siemion, fizik ve kozmos hakkındaki bilgilerimizin tam olmadığı ve aradığımız sinyalin doğal olarak da ortaya çıkabileceği durumların akla yatkın olduğunu söyledi.
“Bunları keşfetmek de aynı şekilde büyük olay olurdu.” dedi.
“Eğer gelişmiş bir uygarlık bizimle iletişime geçmek isteseydi, muhtemelen, aynı evren içinde yaşadığımız gerçeği gibi bizimle ortak iletişim temellerini seçerlerdi.”
– Andrew Siemion, SETI-Berkeley
SETI Enstitüsü Yıldızlararası Mesaj Kurulu Başkanı Douglas Vakoch’a göre, kozmik radyo dalgası içerisinde, yapay olan sinyali aktif olarak aramalıyız.
“Doğanın ürettiği radyo sinyalleri radyo ölçekte yayılmakta, biz bu ölçek üzerinde tek bir noktada dar bant sinyalleri arıyoruz.” dedi.
Dil Engelini Aşmak
Büyük ihtimalle dünya dışı akıllı yaşamın Dünya üzerinde var olan hiç bir dilde “konuşmadığı” göz önüne alındığında bu dil engelini nasıl aşabiliriz.
Ve aslında dil bilimciler hali hazırda Linear A (Eski Yunan zamanından kalma çözülememiş yazı dili) gibi çözülememiş diller ile uğraşmaktalar. Bu dili çözebilecek miyiz belli değil. Aynı şekilde, dünya dışı akıllı yaşam formlarından radyo veya televizyon sinyaline benzer bir sinyal aldığımızda bunu hiç çözemeyebilir, gelen yayını görsel veya işitsel bir mesaj olarak kaydedemeyebiliriz. Fakat mesajın bilerek gönderilmesi farklı bir hikaye olurdu.
“Eğer gelişmiş bir uygarlık bizimle iletişime geçmek isteseydi, muhtemelen, aynı evren içinde yaşadığımız gerçeği gibi bizimle ortak iletişim temellerini seçerlerdi.” diyen Siemion, sözlerine “Muhtemelen astrofiziksel nesnelerin özellikleri, örneğin atarcalar, kuasarlar veya galaksimizin şekli ile dillerini bize öğretmenin ilk adımlarını atarlardı.” şeklinde devam etti.
Siemion, eğer gelişmiş bir uygarlık görece bize yakınsa, mesela 40-50 ışık yılı olsun, hakkımızda hali hazırda çokça bilgiye sahiplerdir, dedi. Üzerlerine gelen erken radyo ve televizyon sinyallerimizin bir kısmını çoktan çözmüşlerdir. Eğer durum buysa Siemion’a göre, anladığımız şekilde bizimle iletişim kurmaları onlar için oldukça kolay olacaktır.
Matematik Dilinde Konuşmak
Seçenek olarak, şekilsel iletişim rahatlığından tamamen vazgeçer ve matematiğin mantığını iletişimimizin ortak noktası olarak seçebiliriz. Vakoch’un dediği gibi, matematik iletişimi uzaylılara ölçülebilen her şey ile sanal olarak iletişim kurabilmelerini sağlar.
“Matematiğin en temel kısımlarından biri saymaktır,” diyen Vakoch, “Saymak derken aklımıza 1, 2, 3 ve devam eden şekilde gelmekte ama saymanın çok farklı şekilleri de vardır.” dedi.
Örneğin; Vakoch’a göre, dünya dışı zeki yaşama, en basit numaralardan başlayarak, sıfır, bir ve bunları birbirine ekleyerek ve bu işlemi son iki sayı üzerinde devam ettirerek Fibonacci serisinden bahsedilebilir. Sıfır artı bir, bir artı iki, üç, şeklinde Fibonacci serisi ortaya çıkana kadar devam edilebilir.
Bir Matematikçiye Sorun‘dan Spencer Greenberg’a göre bir dünya dışı zeki yaşamın, bizim aldığımız bir sinyalde, bu sinyalin başka bir zeki yaşam formu tarafından oluşturulduğunu anlatmak zor olmayacaktır.
Nedenini anlamak için, Greenberg bizim başka bir zeki yaşama zeki olduğumuzu anlatmak için oluşturacağımız sinyali göz önünde bulunduruyor. Bu doğrultuda, Dünya dışı zeki yaşamın, (bir şekilde aşırı basitleştirilmiş) ikili kodlardan oluşan (ki bu çok abartılı bir varsayım) bir kavram geliştireceğini öneriyor.
Kod ile konuşmak: Greenberg, bir süre yüksek frekansta yayınlayıp sonra bir süre düşük frekansta yayınlayarak sinyalimizle atım yapabiliriz, diyor. Her bir yüksek frekans 1 tamsayısını ve her bir düşük frekans 0 tam sayısını temsil eder. Greenberg, “Bu mekanizma ile ikili kod ile iletim kolaydır.” diyor.
Greenberg’e göre ikili kodda atımlar göndererek, tek bir sayıyı ifade etmek için kaç bit kullandığımızı, alıcının bilmesini sağlar. Her grup içinbit sayılarını ayarladıktan sonra, bu sistemimizle, basitçe sayarak mesajımıza başlayıp iletişime geçebiliriz.
Yani örneğin, tek bir numarayı 16 bitlik gruplar halinde ifade eden sinyal istediğimizde, her biri 16 bitlik ikili kod ile ifade edilen, 0’dan 65535’e kadar tüm ikilileri gönderebiliriz. Bu durumda iletimimiz 0, 1, 2, 3, 4 diye devam eden ve ikili sistemde her numara 16 bit olduğundan şu şekilde olurdu:
0000000000000000, 0000000000000001, 0000000000000010, 0000000000000011, 0000000000000100, ...
Greenberg, bu numaraları her seferde tek tek göndermektense her seriyi belli sayılarda göndererek (örneğin her birini 100 defa) yedeklilik sağlanabilir, diyor. Bu şekilde eğer ki sinyalimiz iletim sırasında bozulursa doğrulaması kolay olacaktır.
Sinyalimizi alan uzaylı için, 16’lı gruplar halinde her bir bloğun bir sayıyı ifade etmesi gayet açık olacaktır. Bu bize (0 ile 65535 arasında olmak şartıyla)kodumuzun sonraki 16’lık tamsayı kısmında tanımlanarak, istediğiniz numarayı göndermemizi sağlar.
Bu noktada ne kadar zeki olduğumuzu ispat etmek için bir çok seçenek mevcut. 2’den 65521’e kadarki asal sayıları gönderebiliriz. Ayrıca üç ilk üç kısmının toplamı üçüncü kısma eşit olan üçlüler gönderebilir ya da aralarında asal ikililer gönderebiliriz. Hatta, eşittir gibi özel semboller üreterek matematiksel formüller yollayabiliriz.
İletişimin Diğer Yolları
Bir kere temel matematik dili sağlandığında ayrıca görsel mesajlar da gönderebiliriz. Yine, ikili sistem kullanımında, grafik mesaj olan sayısal görüntü de gönderebiliriz.
1974’te bilim adamları uzaya 1679 bitlik, 23 karakterli 73 satırlık bir mesaj gönderdiler. Arecibo Mesajı denilen mesaj, Arecibo teleskobunun kendisi, Güneş Sistemimiz, DNA, çöp adam insan şekli, biokimyasal yeryüzü hayatı ve diğer şeylere ait bilgiler içeriyordu.
Bu tip mesajlar mükemmel veya gelişmiş değillerdir ama Güneş’e göre konumumuz ve fiziksel görüntümüz gibi basit prensipleri taşıyabilirler. Şüphesiz, bir dünya dışı zeki yaşam formu da benzer bir görseli alabilir veya gönderebilir de.
Matematik ayrıca algoritmik mesajlar göndermek için de kullanılabilir. CosmicOS ve mantık aralık matrisleri gibi sistemler biraz matematik ve mantık ifadeleri kullanarak, bir uzaylının bir sanal makinede çalıştırabileceği, basit programlama dilinin temellerini oluşturmaktalar. Eğer yeterince ileri seviyede iseler, gelişmiş bilgisayar sistemleri üzerinde çalıştırılırsa, algoritmik mesajlar gelişmiş kavramları, hatta zekanın işaretlerini, gönderebilir.
Doğal dil işlemede hâlâ rastgele işaretlerden mantıklı ifadeler çıkarmada almamamız gerekn çok yol var. Fakat SETI enstitüsü üyesi Laurance Doyle bu işlem için matematiği kullanıyor. Doyle, rastgele 0’lar ve 1’lerden ikili kodları ayırt etmek için, bilginin yapısı ve ilişkisine bakan matematiğin dalını, bilgi teorisini kullanmayı deniyor. Fikir, yazılı ya da sözlü, dil bilgisi ile ve yazımla ilgili tanımlanmamış semboller arasından, dil bilimsel temeller bulmak. Büyüleyici bir şekilde, Doyle’ün çalışması deniz biyologları tarafından yunusların dilini kırmak için kullanılıyor.
Hmmm, Ne Konuşacağız…
Uzaylı medeneiyetin bize ulaşmak ve “merhaba” demek istediğini varsayarak, başka ne demek isteyebileceklerini merak etmek mantıklı olur.
Vakoch, uzaylı bir medeniyetin başka bir medeniyet ile iletişim kurmasındaki en önemli şeyin, niyetlerinin irtibat kurmak olacağını söylüyor.
Siemion, dünya dışı akıllı yaşamların bize, biyolojik silahlar veya yapay zekalı süper bilgisayarlar gibi tehlikeler hakkında ya da dış tehditler, gök taşı çapması veya yakınlarda bir süpernova patlaması gibi soyumuzu tehdit eden tehlikeler hakkında ip ucu verebileceklerini söylüyor.
Siemion, “Bazı insanlar, teknolojik gelişim ile fedakar eğilimin el ele geliştiğini ve bu durumda uygarlıklar geliştikçe daha dost canlısı olmakta.” dedi. “Şahsen bu konuda herhangi bir delilimiz olduğunu düşünmüyorum. Aslında, durumun tam da tam tersi olduğuna dair kanıtımız var.”
Risk Faktörü
Elbette, bu çalışma oldukça tehlikeli de olabilir. ,İçeriğinde bir çeşit bilgisayar virüsü veya kendi yok oluşumuzun tohumları olan truva atı gibi kötü bir mesaj alıp onu tercüme etme riskini de göz önünde bulunduruyoruz.
Ve daha önce de io9’da yazdığımız gibi, kasıtlı bir şekilde uzaylılara ulaşma çabamız, METI olarak isimlendirilen uğraş, tekrardan ciddi bir şekilde gözden geçirilmeli. Dünya dışı zeki yaşamara ulaşma çabamız bir çeşit kötü niyetli güçleri varlığımızdan haberdar da edebilir.
Greenberg, “Mümkün olan herhangi bir uzaylıyı varlığımızdan haberdar etmek için mesaj göndermek oldukça riskli bir plan.” diyor. Greenberg sözlerine, “Elbette arkadaş canlısı olabilirler fakat olmayabilirler de ve bu alınan çok büyük bir risk.” şeklinde devam etti. “Kendimizden çok daha büyük ve anlamadığımız bir gücü uyandırmaya teşebbüs etmek, en sade şekliyle hiç iyi bir plan değil.”
Vakoch, dünya dışı zeki yaşamları varlığımızdan haberdar etme konusundaki endişeler için artık çok geç diyor.
“Yıldızlararası yolculuk yapilme kabiliyetine sahip herhangi bir uygarlık, yaydığımız radyasyondan dolayı zaten burada olduğumuzdan haberdardır,” diyor. “Yeterince gelişmiş bir dünya dışı zeki yaşam ‘I love Lucy‘ sinyalimizi çoktan almış olabilir. Fakat henüz onlarla iletişim kurmaya çalıştığımızı anlamamış olabilir. İşte bu sebeple diğer yıldızlara doğru daha güçlü ve anlaşılır sinyallerle, herhangi zeki yaşam formuna iletişim kurmaya hazır olduğumuzu göndermeliyiz.”
Dip Not: Bu yazının orijinal İngilizce metni George Dvorsky tarafından io9 sitesinde yayınlanmıştır. Yeniden yayınlamak için kendisinden izin alınmıştır.